Doğal Yetiştiriciliğe Hoşgeldiniz!

Ben Murat Özyıldırım

Doğal Sebze Yetiştirme'nin kurucusuyum. Hobicilere yönelik, sebze üretim tekniklerini ve üretim sırasında kullanacakları; doğal besin özütlerini, bitki aktivatörlerini, doğal hormon ve organik ilaçları nasıl hazırlayacaklarını anlatıyorum.

Aradığınız birşey mi var?

Öne Çıkan Yazılar

Doğal Sebze Yetiştirme'yi Takip Edin!

Yeni yazıların e-mail adresinize gelmesini istiyorsanız kutuya mail adresinizi yazıp abone olun.

22 Eylül 2015 Salı

YEŞİL GÜBRE ve DOMATES’TE YÜZDE 100 VERİM


Köy polülasyonu domates. Trakya köyleri...
Yeşil Gübre; özellikle azot yönünden yüksek biktilerin -mahsulü hasat edilmeden yani çiçeklendiği dönemlerde- toprağa karıştırılması ve toprağın, organik besin maddesi olarak zenginleştirmeye yarar. Bünyelerinde bulunan besin maddeleri de toprağa geçer. Toprağın yapısını düzenler. Yeşil gübreleme sonrasında gelen mahsulün veriminde yüzde 20 ilâ yüzde 100 arasında artış gözlenlenmiştir.
Bu nedenle, amatör çalışmalarımızda mümkün olduğunca, ‘Yeşil Gübre’ye önem verelim.
Bitkiler için kıymetli olan; nitrat, potasyum, kükürt ve suda çözünür diğer mineralleri depolayan yeşil gübreler, bu besin maddelerinin, özellikle sonbahar ve kış aylarında kaybolmasını önlediğinden "kasa" görevini de görür. Ayrıca, toprağı örter ve korur, yabancı otların çıkmasını engeller, erozyonla mücadele eder ve biçildikten sonra toprağın yapısını düzelten “genç humus" haline dönüşür.
Birbirinin ihtiyacını karşılacağını bildiğiniz yeşil gübre ve asıl ürün, içiçe yetiştirildiğinde, herhangi bir ek toprak hazırlığı gerektirmez ve de sisteme iyi bir sembiyotik azot fiksasyonu sağlar.
YEŞİL GÜBRENİN FAYDALARI
Havanın yüzde 78'i azottan oluşur ki; bu da kabaca yapılacak hesapla her dönüm toprağın üzerinde 7 bin 500 ton azotun var olduğu anlamına gelir. Çok yüksek bir orandır ama, biz azotu farklı yollarla toprağa vermeye çalışıyoruz.  Yeşil gübreleme, doğal faktörlerin elverişliliğini harekete geçirmek için en iyi yollardan biridir.
- Birinci özellikleri; Azot bakımından toprağı zenginleştirmesidir. Baklagiller, ekim nöbetinin bir parçası olarak, iki kültürün arasında ya da başka bir bitkinin eşliğinde (arkadaş bitki), havanın azotundan istifade ederek, köklerinde azot biriktiren ve bu sebeple toprağı azotça zenginleştiren bitkilerdir.
- Yeşil gübreler; toprağın ‘Şeker/ Selüloz/ Azot Dengesi’ni sağlar. Bu denge, toprağın biyolojik aktivitesini pozitif veya negatif olarak etkileyebilir.
- Yeşil gübre, kendiliğinden gelişen bitki örtüsünün üzerinde basınç uygulayabilir. Mesela Arı Otu, dayanıklı yapısıyla, rekabetçi ayrık otlarının gelişmesini engeller. Yine Yonca, kökünden salgıladığı glikozitlerle, ayrıkotunun köklenmesine engeller.
- Toprağın sıkışmasını önler. Fazla sıkışmış topraklarda mucize beklememek gerek. Yeşil Gübreler, kendiliğinden gelişen bitki örtüsünün kontrolünde önemli bir etkiye sahiptirler.
Daha çok ‘bakla’ üzerinde durulur ancak, diğer özellikleri açısından da bakarsak; Karabuğday, Yulaf, Çayır Üçgülü, Ak Hardal, Çavdar, Arı Otu en iyi Yeşil Gübrelerdendir. Ancak, ortalama bir yetiştiricinin en rahat yetiştirebileceği Yeşil Gübre; Ak Hardal ve Arı Otu’dur. Bu nedenle sadece Ak Hardal ve Arı Otu’yla ilgili bilgiler vermeyi düşünüyorum.
Amatör bahçenizde mutlaka mısır ve fasülye yetiştirmenizde büyük yarar var. Mısır (özellikle koçan taşıdığında) selüloz (yavaş karbon) bakımından zengindir. Mısır sapları buğdaygiller saplarından daha hızlı ayrışır.
Fasulye gibi özellikle azotla dolu, bol düğümlü kökleri yerinde bırakın. Kabaca tırmık çekerek toprağı tesviye edin.
Arıotu (Hydrophyllaceae)’nun toprak isteği yoktur, her türlü toprakta rahatlıkla yetişebilir. Arı Otu; azotu tutar, dölleyici böcekleri çeker.  Mart ve eylül arasında ekebilirsiniz. Arıotu’nu, herhangi sebzeden (akrabalığı olmadığından) önce  yada sonra endişesiz yetiştirilebilir. Çok iyi bir yeşil gübre olmasının yanı sıra, Arıotu ayrıca Ayrıkotu (Agropyrum repens) gibi yabancı otlarla ciddi rekabetlere girerek, ortadan kaldırma özelliğine sahiptir.
Ak hardal (Turpgiller) verimsiz toprakları sever. Dölleyici böcekleri çeker, azotu tutar, toprağı dezenfekte eder, nematotlara karşı kullanılır. Ak Hardalı, Nisan ve Eylül arası  ekebilirsiniz.
Yeşil Gübrelerin;
ilkbaharda, yazın yetiştirilecek bitkilerden önce ekilmesinde;
Özellikle kabak, sakız kabağı, kavun ve salatalık gibi yayılan ve mayısın ortasından itibaren dikilecek olan bitkilerin yerine, hattâ domates, biber ve patlıcan sıralarının arasına ekilmesi gereken mükemmel bitkilerdir. İklim şartlarına bağlı olarak yeşil gübreyi mart sonunda veya nisan başında ekin. İlkbahar'da  ektiğinizde, mayıs ayında dikeceğiniz ve yazın yetişecek olan  bitki için küçük bir boşluk bırakın (meselâ kabak için 50 cm çapında). Mayıs sonuna doğru bitkiler yayılmaya başladığında yeşil gübreyi kesip, toprağa karıştırın...
Yaz-Sonbahar sonu, kış öncesi ekilmesinde;
Hasattan sonra, sebze yetiştirmeyi düşünmüyorsanız eğer, toprağın boş kalmaması ve zarar görmemesi için o yere yeşil gübre ekin... Ufak bir alan bile olsa mutlaka ekin...
Yeşil gübre, kendisinden önce yetiştirilen sebzenin botanik ailesinden farklı olmalıdır. Örneğin: fasulye, soya fasulyesi, bezelye gibi baklagiller ailesine ait olan bitkilerden sonra yonca ya da fiğ gibi yeşil gübre dikilmemesi gerek.
  • Azottan hoşlanmayan soğan, sarmısak ve arpacık yetiştirmeden evvel, azot tutucu Yeşil Gübreleri ekmekten kaçının.
  • Yastık üzerinde domates yetiştirdiğimizi düşünelim... Yastığı anlatacağım sisteme göre hazırlayalım. Yastık üzeri bayağı geniş tutmaya özen gösterelim. Yaklaşık 30 cm'lik bir çukur kazın ve toprağı zenginleştirmek için taze ısırgan otu ve karakafes otu ekleyin. Yapabiliyorsanız; Ihlamur, eğrelti otu, meşe külü, greyfurt, salatalık, patates veya portakal külü veya muz kabuklarının parçalayıp toprağa ekleyin.
  • Domates özellikle potasyum ve kalsiyumu sever. Potasyum bakımından zengin olan, muz kabukları, ılhamur (potasyum oranı %38) ve eğrelti otu (potasyum oranı %30), içeriklerindeki oranlara göre büyükten küçüğe; gruyfurt, salatalık, patates, portakal külünün etkileri yüzünüzü güldürecektir. Olabilirse, ayçiçeğinin sapından yapacağınız külde, yüzde 40 oranına yakın potasyum bulunmaktadır.
  • Çukurun içine, ekleyebilirseniz, ‘tercihen meşe odun külü’ koyun ki, kalsiyum, magnezyum, demir, bakır, potasyum, manganez, çinko ve fosfor içerir. Bu yaptıklarımızdan sonra kesinlikle azot yüklemesi yapmayın. Çünkü (zaten ısırgan otu bitki özütüyle sulayacağız) Isırgan Otu ve Arı Otu gerekli azotu sağlayacak.

Bitkinin gelişmesine ve domatesteki şeker oranının düşmesine neden olacağı için gereğinden fazla azot kullanmaktan kaçının. Domates en kolay yolu seçer ve topraktaki mineral besin elementlerini almak için çaba sarfetmez. Ayrıca, domates, toplam azot isteğinin 4’te birini çiçeklendiği dönemlerden önce, geriye kalanı ise çiçeklendiği dönemde ister. İlk baştan koyacağınız fazla azot, sıkıntı yaratacaktır. Isırgan otunun, çürüyerek toprağa azot vermeye başlayacağı dönem, domatesin en çok azot istediği döneme denk düşecektir.
Çukur içine, büyük bir balık kafası (mesele somon) olmuyorsa parçalanmış bir kaç balık kafası koyun... Hiç bir şey bulamazsanız, balık artıklarını koyun...
CANAVAR DOMATES GÜBRESİ
14 tane aspirin, 3 düzine tane yumurta kabuğu, 2 su bardağı Kemik Unu, ½ çay fincanı Epsom Salt’ı karıştırın... Aspirinleri ezin, yumurta kabuklarını fırında 55-60 derecede gözle takip ederek kurutun ve un haline getirin... Kemik ununu satın alabilirsiniz. Epsom Salt, doğal bir mineraldir, normal tuzla karıştırmayın...
Her çukurun içine, bu ‘Canavar Domates Gübresi’nden ¼ fincan dökün. Dökerken çukurun çeperlerine yayarsanız iyi olur.
Şimdi derin açtığımız çukurun içine; ¼ fincan Canavar Domates Gübresi, birer avuç olmak üzere, herhangi bir potasyum sağlayacak kül ve ayrıca meşe külünü, ileriki dönemlerde ihtiyaca cevap vermesi için, parçaladığımız bir muz kabuğunu,  balık kafası veya balık artıklarını, iki avuç parçaladığımız taze ısırganotlarını koyalım... 
Domatesi dikeceğimiz yastığımız daha önce anlatmıştım. Yastık bu şekilde hazırlandıktan sonra; en ortaya Domates Fidesi, etrafında bir karış kadar alanı, tamamen kaplayacak kadar fesleğen dikelim. Bu fesleğenin çevresine (dört kenarına) Arı Otu, Kadife Çiceği ve Chili Biberleri dikelim.
Ancak, domateste boğazlama yapabilmek için, ilk önce, açtığımız çukura domatesi dikeceğiz. Tabi, boğazlamayı rahat yapabilmek için, yastığın üst seviyesinden biraz daha aşağıda yani hafif bir çukurluk kalmasını sağlayarak domatesi diktikten sonra can suyunu vereceğiz. 10 gün dokunmadan ancak takip ederek, yandırma işlemininin bittiği süreçte, ilk suyu vereceğiz. Boğazlama yapma aşamasında geldiğinde, diğer arkadaşlarını yanına dikeceğiz. Bunun için, diğer yardımcıları, başka bir yerde fidelemiş olmalıyız.
Şimdi bu şekilde ne yapmış olduk: Domatesin sevdiği; Azot, kalsiyum, potasyum, magnezyum, demir, bakır, manganez, çinko ve fosforu yastığa ilave etmiş olduk. Domatesin hastalıklarına karşı savunma sistemini artırdık. Domatesin zararlıları için fesleğen, kadife çiceği, arıotu, chili biber diktik. 
Şu anda kaliteli bir fideniz varsa, yüzde 100 verimde artış olacaktır. İddiam odur ki; bir fideden, daha önce aldığınız verimi katlayacaksınız.  Hem gübreleme desteği yapmaya gerek olmayacak, hem hiç bir zararlı böcek gelemeyecek hem de bitki hastalıkları bizden uzak olacaktır.

1 Eylül 2015 Salı

Tohum Çimlendirme


Tohumu çimlendirme için bazı şartlara ihtiyaç duyarsanız. Kullanacağınız ortam metaryeli (torf, kum, vermikulit, pomza, taşyünü vb) önemli değildir. Çimlendirme için gerekli olan şartların ortamda sağlanması yeterli olacaktır.
Tohum Çimlenmesini Etkileyen Çevresel Faktörler
  • Su
  • Sıcaklık
  • Oksijen
  • Işık

Çimlendirme Metaryeli

Tohum çimlendirme için, bir çok toprak harcı tanımı varken, tohumlar çimlenme için ‘besin maddelerine’ ihtiyaç duymaz. Bu nedenle, çimlendirme toprak harcına gübre koymak zorunda değilsiniz. Ancak, kompost ve fermente edilmiş ahır gübresi, sebze yastığını ‘sıcak’ tutacağı için kullanılabilir. Alttan ısıtma yapabiliyorsanız, kullanmak zorunda değilsiniz. Çimlenme işleminden sonra, bakım aşamasına gelen fidelerin ihtiyaçları doğrultusunda, besin maddeleri takviye edilir.

Tohum, ekim yöntemini belirler

Ekim yöntemi, tohumun büyüklüğüne göre farklılık gösterir. Çok küçük tohumlar toprağın yüzeyine serpilir, orta irilikte tohumlar 2-3 cm aralıkla açılan yüzeysel  çukurlara ekilir. Küçük ve orta irilikteki tohumlar ekimden önce; ince kum, nemli
kömür tozu, torf, ince odun talaşı gibi doğal materyallerle karıştırılarak el ile ekilir. Tohumların her tarafa eşit dağılmış olmasına dikkat edin. Sık ekimden kaçınırsanız, şaşırtma veya tekleme yapma zorunda kalmazsınız.

Tohumlara Kapak Atma

Kapak atma, tohumların ekiminden sonra üzerin serpine ince torftur. Bu genelde kuçların veya böceklerin tohumları taşımasına engel olurken, bazı tohumlar karanlıkta çimlendiği için gereklidir.
Kapak atma için kullandığınız torfu fazla koymayın, en fazla tohumların çapının iki katı olsun... Kapak toprağını attıktan sonra elinizle veya uzun bir tahtayla bastırın. Küçük tohumların üzerine kapak atmanıza gerek yok. Tohumlar saçıldıktan sonra, düzgün bir tahtayla üzerine bastırmanız yeterlidir. Kapak için kullandığınız torfun ince elenmiş olması, fidelerin rahat çıkmasına yardımcı olur. Küçük tohumların çimlendirilmesinde mutlaka torf kullanın, diğer metaryeller verimli olmaz. Karanlıkta çimlenen tohumlara kapak atmak zorunda kalacaksınız.
Bu nedenle, tohumlarınızın ‘karanlıkta’ veya ‘aydınlıkta’ çimlenme özelliğinden hangisine sahip olduğunu öğrenin...

Çimlendirme İçin Ön İşlemler

Bazı tohumlar çimlenme konusunda sıkıntı yaratır. Mesela biber tohumu geç çimlenebilir. Bunları önlemek için, tohumları toprağa ekmeden önce bazı ‘ön işlemler’den geçirmek gerekir. Bunların en yaygın olarak kullanılanı ‘kaynar su’ ve ‘aspirinli su’dur.

Kaynayan Su

Ayrı bir kapta su kaynatılır ve bir süzgeç içine konan tohumların üzerinden 1-2 litre kadar kaynatılmış su akıtılır. Daha sonra kaynatılmış ve 15 dakika dinlendirilmiş su dolu bir kabın içine bu tohumlar alınır ve sabaha dek bekletilir. Su ısısını yavaş yavaş kaybederken oluşan küçük çatlaklardan tohum içine nem almaya başlar ve çimlenmeye hazırlanır. Sabah sadece
içine su alarak şişen tohumlar ekilir. Diğerleri ise yeniden temiz, kaynatılıp 15 dakika dinlendirilmiş su dolu başka bir kaba alınır. Tohumlar, ilk 8 saatte, suyu bünyelerine çekerek ‘şişme’ işlemini tamamlar. Bu nedenle, sabaha kadar bekletmek yerine, suya koyduktan 8 saat sonra da ekim yapabilirsiniz.

Aspirinli Su

7-8 adet aspirin kırılarak, 1 litre suyun içinde eritilir. Tohumlar (özellikle biber tohumları) bu suyun içinde 8 saat bekletilir. Bu şekilde rahat çimlenmesi sağlanır.

Tohum Kabuklarını İnceltme

Plastik bir kabın içine, ince zımpara yapıştırarak, tohumları içinde sallarsanız, tohum kabukları incelir. Ayrıca plastik kap içine, cam kırıkları koyarak, tohumlarla birlikte sallarsanız da, kabuklarını çizmiş olursunuz.
Bu yöntemlere ihtiyaç duymadan da çimlenme başarısı gösterme
şansınız yüksektir. Yeterki, anlattığım bazı adımları yerine getirin...
Dikkat: Tohumların sık ekiminde, fideler yeterince gelişme
gösteremez. Seyrek ekimlerde çimlenme geç olabilir. Bazı tohumların soğuklanma ihtiyacı olduğu için, ortam sıcaklığı istedikleri orana düşene kadar çimlenme göstermez. Mesela maydonozun çimlenme için soğuklanma ihtiyacı vardır bu nedenle geç çimlenebilir. Bunu öne çekebilmek için, maydonoz tohumlarını ekimden bir hafta once buzdolabında bekletin…

ÇİMLENME NASIL OLUR

Suyun tohum tarafından emilmesi çimlenme olayının ilk basamağını oluşturur. Suyun alınmasını etkileyen en önemli etmenler tohum ve kabuğunun özelliği ve tohumun çevresinde bulunan alınabilir suyun miktarıdır. Suyun alınma hızını sıcaklık da etkiler, yüksek sıcaklıkların etkisi hızın artması lehinedir. Uygun su miktarını sürekli olarak sağlamak güçtür. Çünkü çimlenme, ortamın sıcaklık ve nem yönünden dalgalanmalara uğrayan üst yüzünde oluşur. Zorunlu olarak ekilen küçük tohumlarda veya çimlenme hızının düşük olduğu durumlarda sorun daha büyüktür. Sulama düzenli yapılmalı, ancak aşırı derecede olmamalıdır.
Tohumlar sulanmayı değil toprağın nemini ister. Bunun için en güzel araç evlerde kullanılan ‘fıs-fıs’ denilen aparattır. Bununla toprak nemini kaybetmişse bir iki defa fıslarsanız yeter de artar bile… Bu işlemi, seralama yapıyorsanız iki-üç günde bir yapabilirsiniz. Çimlenme işlemi tamamlandıktan sonra, üzerine mutlaka
açın ve iyi ışık alan bir yere yerleştirin… Ayrıca, bir kap içine
koyup üzerine streç flim veya cam gibi şeffaf bir metaryelle
kapatırsanız, gelişmelerini daha iyi takip edebilirsiniz. Sulama
işleminde yine cimri davranın… Işık isteği ve sulama boy atmalarına
ve bizim sağlıksız fide elde etmemize neden olur. Seralama yapıyorsanız, sabah 10 gibi açıp, 3-5 dakika böylece bırakın… Sonra yeniden kapatın.
Sulamalar genellikle sabahları yapılmalıdır. Öğleyin ve yakıcı sıcaklarda, gün ortasındaki sulamalardan kaçınmalıdır. Öte yandan kötü bir drenajla birlikte aşırı bir sulama da çok zararlıdır, çünkü bu durum çimlenme ortamındaki havalanmayı azaltır ve çürümelere neden olur.
Çimlenme için ikinci gereksinim uygun bir sıcaklıktır. Sıcaklık, çimlenmeden sonra fidelerin büyümesi üzerine de etki yapar. Çoğu kez, çimlenme için gerekli sıcaklıktan biraz aşağı sıcaklıklar fidelerin büyümesi için çok uygundur. Optimum sıcaklık çimlenme için en uygun olanıdır. Bu sıcaklıklar yüzde olarak en çok fidenin en yüksek çimlenme hızıyla oluştuğu sıcaklıklardır.
Tohumlar canlılığını koruduğu sürece solunum devam eder, bu nedenle oksijen şarttır. Oksijen azlığının çimlenme üzerine etkisi çok önemlidir. Eğer oksijen çok az miktarda, çimlenme tümüyle durmasa bile gecikebilir. Aşırı derecede sulamalar, özellikle drenajı kötü olan tohum yastıklarında, ortamın boşluklarını havadan çok su ile doldurduğu için oksijen miktarı çok azdır.

Işık fidelerde büyüme olayını etkiler. Işığın gerekenden az olduğu durumlarda sarı renkli, ince uzun ve zayıf fideler oluşur. Kısa, güçlü ve bodur fidelerin elde edilmesi için bunların yeteri kadar ışıklanmaları sağlanmalıdır.

Hıyar Bitkisi Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma

HIYAR bitkisi, kabakgillerin tamamında olduğu gibi, budama ve buna bağlı bakım işlerini ister. Özellikle saksıda yetiştiriyorsanız, mutlaka budama yapmalı, bitkiyi askıya alarak sülüklerini temizlemelisiniz. Bahçede yetiştiriyorsanız, yine sülükleri temizlemelisiniz ancak budama konusu tercihinize kalmış.

Budamanın yararları

Budama işlemi, ürün sayısını sınırlar ancak, daha hızlı bir olgunlaşma
seyri sağlar. Yaparsanız, daha hızlı ürün alırsınız, yapmazsanız
fazla ancak geç ürün alırsınız.

Budama nasıl yapılmalı

3 veya 4 gerçek yapraktan sonra, ana gövdeyi koparın. Kopartma
işleminden sonra 3-4 sürgün gelişmesi sağlanır. Bunları 2 veya
3’üncü yapraktan sonra kesin. Mevsim boyunca yeni oluşan
sürgünleri bu şekilde koparın...
Tele sarıyorsanız, tutunması için ihtiyacı olan ‘sülükleri’n dışında
gelişenleri kopartın. Askıya alıyorsanız, -ki saksıdaysa mutlaka iple askıya alın- ipin etrafına saracağınız için, oluşan sülükleri kopartın.

Hıyarların askıya alınması

Hıyarların bakımı sırasında, asktıya alınma konusu önemlidir. Özellikel saksıda yetiştiricilik için, besin maddelerini iyi kullanma konusunda da yardımcı olacağındna dolayı mutlaka askıya alınması gerekir. Zaten yer darlığı nedeniyle, bu tarz işlemlere ihtiyacımız var.
Kullanacağımız ip, ince ve keskin olmasın. Bitkinin ip tarafından kesilmesini istemeyiz.
İpe, bir düğüm atıyoruz ancak düğüm rahatlıkla sıkıp açmamıza yarayan bir şekilde olmalı… Daha sonra bitkini köküne yakınbir yerinden bu boğumu geçiriyoruz. Çok sıkmayın, çünkü bitki geliştikçe, gödvei kalınlaşacağı için, ipin kesmi reski olacaktır. Ancak çokta gevşek olmasın, sadece bitkiyi taşımasını istiyoruz. Bitkiye ipe geçirdikten sonra, ipi yaprakların etrafından  dolayarak, bir askıya bağlıyoruz. Bitki uzadıkça, ipin etrafına sarmaya devam edin… Budama ve sülüklerin almaya devam ederek, istediğimiz ebatta bir bitkiye sahip olabiliriz. Budama ve sülüklerin alınması, bitkinin azot ihtiyacını düşüreceği için, bakımı konusunda bize yardımcı olacaktır.


SÜLÜKLERİN ALINMASI

Hıyar Bitkisi Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma
Hıyarda, bitkinin tırmanması ve tutunması için oluşan sülükler...

salatalık Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma
Bu sülükleri tırnağınızla kopartın. Bunlar tam bir azot canavarıdır. Bütün kabakgillerde uygulayın...

salatalık Bitkisi Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma
Bu sülükler, askıya aldıktan sonra da çıkacaktır. Sürekli temizleyin...

BUDAMA


salatalık Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma

salatalık Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma

salatalık Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma


ASKIYA ALINMASI


salatalık Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma

salatalık Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma

salatalık Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma

salatalık Budama-Askıya Alma-Sülükleri Alma


Deniz Yosunu Özütü Hazırlama

deniz yosunu özütü
Ben damacanaya yaptım. Siz ne içine yapabiliyorsanız ona göre tercih edin 
Ticari amaçlı ‘Deniz Yosunu Özütü’ hazırlamak için kullanılan bir çok tür deniz yosunu malasef Türkiye denizlerinde bulunmuyor. Ancak Giresun civarında ‘deniz marulu’ olarak bilinen ‘Ulva lactuca’ cinsi denuz yosunları bulunmaktadır. Ancak, bütün deniz yosunları, içerik bakımından az veya çok bir çok besin maddesi, özel karbonhidrat ve büyüme hormonları içerir. Bu nedenle, etrafınızdaki deniz kıyılarından toplayacağınız deniz yosunlarından elde edeceğiniz özüt, bitkileriniz için önemli işler başaracaktır.

Zengin Bir İçeriği Var

Deniz yosunu iz element ve yüksek potasyum içeriği nedeniyle, ham durumdaki bir komposta eklemek, malç malzemesi olarak kullanmak ya da sıvı gübre yapımında kullanmak için idealdir. Deniz yosunu gübresi bitkilerinizin faydalanabileceği yaklaşın 60 besin maddesi içermektedir.
Deniz yosunu iz elementler ve potasyum açısından zengindir. Düşük azot ve fosfor seviyesinden dolayı, deniz yosunu özütü gübre olarak kullanılmadan önce çoğunlukla balık emilsiyonu ile birleştirilerek kullanılır. Tek başına deniz yosunu zengin bir potasyum kaynağıdır, ancak bir gübreden ziyade büyümeyi uyarıcı olarak kabul edilir. Deniz yosunu özütü; hormonlar, vitaminler ve çiçeklenmeyi arttıran, büyüme, dallanma ve kök uzantılılarının çoğalmasını sağlayan hormonlar içermektedir.
Deniz yosunu ürünleri toprakta uzun müddet kaldıkları zaman doğal şartlarda kolayca parçalanarak bol miktarda kalsiyum ortaya çıkarmaktadırlar. Ayrıca iz element olan magnezyum, mangan, bor, demir, çinko, bakır ve kobalt da ihtiva etmektedirler. Deniz yosunlarının bütün bu etkileri içinde bulunan; makro ve mikro elementler, bitki büyüme düzenleyicileri (Oksinler, Sitokininler, Gibberellinler, Absisik Asit) ve betainler gibi bileşiklerden kaynaklanmaktadır.

Farklı İşlemler İçin Kullanılabilir

Deniz yosunu özütü, bitkiye fayda sağlayan birçok önemli iz elementin yanında özel karbonhidrat ve büyüme hormonlarını içermektedir. Deniz yosunu özütünü etkili bir biçimde kullanma yöntemlerinden birisi de ekimden önce tohumların özüt içinde 24 saat bekletmektir. Ayrıca kök gelişimini arttırmak için genç bitkilerin etrafındaki toprağa uygulayabilir ya da özsu emici böcekleri caydırmaya yönelik olarak klorofil içeriğini arttırmak için yapraklar üzerine püskürtebilirsiniz.
Özüt yapımının yanında, kurutacağınız deniz yosunlarını toz haline getirerek, yavaş salınımlı ve dirençli bir gübre olarak da kullanılabilirsiniz.

Deniz Yosunu Özütü Yapımı

1. Deniz yosununu toplayın. Toplayacağınız yosunun çok fazla kokuşmamış ve hâlâ ıslak olmasına dikkat edin.
2.Aşırı tuzundan arındırmak için yosunu iyice durulayın.
3. Bir kova veya varili dörtte üçü kadar suyla doldurun. Ben damacana şisesi kullandım. Kabın kalan kısmını dolduracak kadar deniz yosununu suya sokun.
4. Her iki ile dört günde bir deniz yosunu karışımını karıştırın.
5. Karışımın demlenmesi için birkaç hafta ile bir ay arası bekleyin. Gübre zamanla güçlü bir hale gelir. Demlenme işlemi sırasında, koku çıkacaktır. Bu kokudan etkilemeyecek bir yerde bekletin. Karışımdan yayılan amonyak kokusu kesilince artık kullanıma hazır demektir
6. Deniz yosunu hazır olduğunda, bitkileriniz için gübre olarak kullanabilirsiniz. Kullanılmadan once, üçte bir oranında su ile seyreltilmedir.
Not: Arta kalan karışım tekrar kullanılabilir. İşlemi baştan tekrarlayabilirsiniz. İkinci kullanımdan sonra artık yararlı olan kısmı tükenmiş olacağından arta kalan eski deniz yosunlarını kompost yığınınıza atabilirsiniz. İkinci kullanımda demlenme süresini biraz uzatabilirsiniz.
deniz yosunu özütü
Deniz yosunlarını çok iyi yıkamalısınız. Tuz tamamen temizlenmeli...
deniz yosunu özütü
Yosunları iyice tamizledikten sonra iyice parçalayın.

Deniz Yosunu Özütü Ne İşe Yarar?

  • Solucan çiftlikleri de yağmurlama ile deniz yosunu özütünden yararlanarak çok daha kaliteli bir vermikompost üretimi sağlayabilirler.
  • Kırmızı yosunlar, %80 kalsiyum karbonat içerdiği için asitli topraklarda ve turbalarda toprak pH'sını düzenlemek için kireç yerine kullanılmaktadır
  • Kuvvetli kök gelişmesini sağlayarak, bitkilerin topraktan daha fazla besin maddesi ve su almalarını
  • Bitkilerde klorofil oluşumunu hızlandırarak yeşil aksamın artmasını, dolayısıyla daha fazla karbonhidrat, protein vb. maddelerin sentezlenmesini
  • Bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı daha dirençli olmalarını
  • Bitkilerin don, kuraklık, yetersiz güneş, aşırı su, aşırı sıcak ve aşırı soğuk gibi çevresel streslere dayanımını sağlarlar.
  • Bitkilerin makro ve mikro besin kaynağıdırlar.
  • Toprakta bitki tarafından alınamayan özellikle mikro elementleri şelat formuna sokarak bitkinin en yüksek oranda almasını sağlar ve bunları bitkide dengeli hale getirirler.
  • Meyve ağaçlarında yan dallanmayı ve meyve tutumunu arttırırlar. Ayrıca çiçek ve meyve dökümünü azaltırlar. Bitkilerde %30’a kadar verim artışı sağlarlar
  • Ürünlerin depolamaya dayanıklılığını arttırırlar.
  • Virüslerin çoğalmasını frenler, nematodların zararını azaltırlar.
  • Tarım ilaçlarının etkilerini %25 arttırırlar.
  • Makro ve mikro besin elementlerinin topraktan dengeli olarak ve uzun süreli alınmasını sağlayarak verimi yükseltirler, kaliteyi düzeltirler,
  • Pazar ve ihracat değerini arttırırlar

Yosun türleri:

Deniz Marulu (Ulva lactuca)
Enteromorpha İntestinalis (barsak otu)
Caulerpa Brownii (Deniz Rimu).
Kırmızı Deniz Yosunu

Porphyra Deniz Yosunu.


26 Temmuz 2015 Pazar

Fidelerinizi Hasta Etmeden Büyütün -3-


BİTKİ HASTALIK YÖNETİMİ

Daha önceki iki yazımdan ilkinde; bitkilerin hastalıklardan korunma yöntemlerini (aspirin, tarçın, oksijenli su serumları) anlatmış., ikincisinde, Zeytin yaprağından antibakteriyal ilaç ve hümik asit-fulvik asit kullanımını işlemiştim. Bu yazıda daha genel konularla, bitkilerin hastalık oluşumlarını önleyecek teknikleri vermek istiyorum.
Bitkiyi hasta etmeden büyütebilecek birçok formülü, organik ilaçları ve serumları zaman zaman vermiş, bordo bulamacının ve kükürtün oluşturabileceği zararları da anlatmıştım.

Hastalıkları uzak tutun

Genelde hobiciler, zararlıları ve hastalıkları tanıma konusunda, yüksek bir bilince sahip değildir. Aynı şekilde hastalık ve mücadelelerini de tam olarak bilemiyorlar. Bu tarz sıkıntıya maruz kalmamak için, savunma sistemi yüksek bir fide üretmeliyiz. Ancak bu genelde hobiciler tarafından başarılı olamadığı için, hastalık etmenlerini uzaklaştırıcı tedbirler almalıyız.
Örneğin; marul hasadından sonra tarlada kalan bitki parçaları Marul mozaik virüsü-LMV için kaynak olusturacaktır. Ayrıca bu artıklar S. minor bakterilerinin gelisimine uygun zemin hazırlar ki bunlar toprağın birkaç santimetrelik üst tabakasında yer alır. Derin olmayan bir sürüm ile toprağın karıstırılması sağlanarak,  bu patojenlerin gelisimine zemin hazırlayan bitki artıkları gömülmelidir. Düzenli olarak hastalık belirtileri gösteren bitkilerin sökülüp atılmasıyla da, bir çok hastalığın son derece azaltılmasını sağlanabilir.
Kültürel mücadeleyi sıklıkla tavsiye ederken, zaten bir kaç kök domates, biber, patlıcan yetiştiren hobicinin, bu tarz küçük dokunuşlarla harika sonuçlar alabileceğini düşünüyorum. Amacım ‘SIFIR’ ilaç… Hem organik, hem kimyasal…

Sulama

Sulama sisteminin seçimi, sulama zamanı ve sulama aralıkları ürünün su ihtiyacını yeterince sağlamalıdır. Asırı sulama toprak kökenli patojenik fungusların gelisimini kolaylastırır. Bitkilerde asırı sulamadan kaynaklanan fizyolojik bozukluklar ortaya çıkar. Damlama sulama en iyisidir. Olamıyorsa, malçlama teknikleri –eksikleriyle beraber- kullanılabilir, yetiştirdiğiniz bitkinin, su ihtiyaçlarını iyi belirlemelisiniz. Fideyken, çiçekliyken, meyva oluşumu ve hasat dönemlerinde su isteklerini iyi belirlemelisiniz.
Sulama yapılırken, yapraklara dikkat edilmeli, sulama suyunun veya toprağın yapraklara bulaşmaması sağlanmalıdır. Bir çok bakteri, yapraklarda yaşam ortamı kurma konusunda mahirdir. Ama toprakta o dengeyi sağlayamayabilir.
Fazla sulama, topraktaki dengeyi alt üst eder, öncelikle kalsiyumu ve magnezyumu topraktan uzaklaştırır. Zaten kaçıcı bir özelliği olan azot, fazla sulamayla tamamen alt katmanlara doğru yola çıkar… Eee, nerede kaldı bizim sudan elde edeceğimiz yarar! Herşeyin fazlası zarardır.

BİR YÖNTEM:
Atmosferde biriken pestisitler yağmurla birlikte tekrar toprağa ve sulara karıştıktan sonra, gıda zinciri ile insanlara ulaşarak etkileşim döngüsünü tamamlamaktadır. Bunları; hava akımlarıyla, küçük daireler çizerek, katman katman toprağa kadar ulaştığını farzedilir. Bu nedenle, bitkilerinizin üzerine bir tül (sera tülleri) sererseniz, hem kırağı, hem dolu, hem de bu tarz ilaç artıklarından korursunuz. Tüle çapran, bu dairesel dönüşüm, farklı noktalara yönlenecektir. Kesin bir çözüm yok, ama bitkimizi hastalık etmenlerinden korursunuz. Denenmiş bir metottur, tarladaki domasetlerin üzerine örterken, 3 metrelik bir bölüm unutmuştuk ve bu alandaki domateslerin hepsinde kahverengi lekeler oluşmuştu.

Dayanıklı Türler Seçin

Bitkiler dikey ve yatay olmak üzere iki tip dayanıklılık özelliğine sahiptir. Dikey Dayanıklılık, bitkinin tek geni tarafından kontrol edildiği için, dayanıklı türler yeşitirilmesi gerekir. Mesela Pembe Domates, çok narin bir yapıdadır. Öte yandan sırık domates dediğimiz cins, nispeten daha fazla dayanıklık skalasına sahiptir.  Dayanıklı türler yetiştirmek en mantıklı yöntemdir. Ama; pembe domates yetiştireceğim diyen bir hobicinin de yapacakları var elbette… Öte yandan, ‘Domates Geç Yanıklığa’ karşı dayanıklı bir tür bulanamadı.

Bahçenizin bulunduğu mikro iklim önemli

Bir fideyi, İstanbul’da yetiştirmekle, Amasya’da yetiştirmekte farklılıklar gösterebilir. Zaman zaman, paylaşımlarda gördüğümüz sorunlar, başka bölgedelerde rastlanmadığı için, yardımcı olmaya çalışanlar, kendi yöntemlerini anlatmaya ve ‘ben bunu yaptım oldu’ diye inat etmektedir. Ama ortam, toprak yapısı, mikroiklim gibi bitkiyi direk etki edecek yan unsurlar unutulmaktadır.

Bahçe için yer seçimi

Hobici, kendi bahçesinde veya balkonunda bu işi yapmaya çalıştığı için, yer seçimi konusu biraz sıkıntılıdır. Ama, yine de, zararlılara konukçu olabilecek unsurlardan bazı ek tedbirlerle kurtulabilir. Mesela, dere kenarlarından  topladığınız toprakları bahçenize taşımayın… Dışarıdan alacağını, ormandan bulacağınız herhangi bir toprakta, bakteri ve virüsler olabileceğini düşünün… Nemli ortamlarda küllenme hastalığı sıkıntılar yaratır, buna karşı ek çözümler bulunması gerekir. Çok nemli yerlerde, küllenmeye aşırı yatkın sebzeler üretmemeye özen gösterin. Kabak, hıyar ve bağ üzümleri çok nemli ortamlarda sıkıntı yaratacaktır. 

Karşı Koruma Tekniği

Hobicilerin yapamayacağı bir tekniktir. Burada yapılmak istenen, belli hastalıklara karşı direnci zayıf olan bitkiye, düşük oranda etki gösterecek farklı bir hastalık verilmesi suretiyle aşılama yapmaktır. Bir önceki yazımda aşı yapma, serum hazırlama yöntemlerini anlatmıştım. Bunları mutlaka kullanın… İnsanlara nasıl aşı-serum fayda gösteriyorsa, bitkilerde aynı şekilde yararlanacaktır.

Yabancı Otlar

Yabancı otların, hastalık oluşturacak virüsleri bahçeye taşıyacak olan böceklerin mekanı olduğunu unutmayın. Yabancı ot mücadelesini sadece kendi bahçenizde değil, çevreniz de yapmaya çalışın…  Mesela Karıncalar, yeşil yaprak bitlerini bitkinize taşırlar. Karıncaları bahçenizden uzak tutun…

Hijyen

Temizlik sadece evinizde oluşturacağınız bir durum değildir. Bahçenizde kullandığınız bütün aletleriniz temiz olması, bahçenizin yabancı otlardan arındırılması işleminde sonra uzaklaştırılması, bu tür zararlı canlıların yaşayabileceği nemli ortamları oluşturacak yığınları bahçenizde barındırmayın. Tohum ekimi sırasında, hijyene önem verin… 2 bin 400 mikroorganizma 383 bitkinin tohumlarında hastalık meydana getirir. Ekim yaptığınız metaryelleri (viyoller, yoğurt kapları, plastik bardaklar vb.) steril şartlara uygun hale getirin… Tohumları, kaynar suda bir süre bekletin. Hatta aspirinin salisilik asit etkisini göz önünde bulundurarak, tohumlarınızı 1 litreye 6 aspirin oranıyla sulandırdığınız suda 24 saat bekletin. Hem çabuk çatlayacak, hem de bazı mikroorganizmalardan arındırılacaktır.  Unutmayın, salisilik asit yüzeysel mantar infiksiyonlarını ortadan kaldıracaktır. Tohum ekimlerinde mikrodalga kullanmayın…

Ekim Nöbeti

Hobici ‘Ekim Nöbeti’ yapmak zorundadır. Hatta 1 dönüm civarındaysa mutlaka yapmalıdır. Ekim nöbeti aynı bahçe veya tarlanın üzerinde belirli bitkilerin, belirli bir sıraya göre arka arkaya yetiştirilmesine denir. Her bitki topraktan eşit ölçülerde besin elementi kaldırmaz. Bazıları belirli besin maddelerinden fazla kaldırır, bazıları da çok az harcarlar. Aynı bitkinin üst üste yetiştirilmesi o madde bakımından toprağın fazla zayıflamasına yol açar. Bahçenizde, bu yıl yetiştirdiğiniz bitkileri, gelecek yıl farklı bir yönde ekin… Mesela domates iki yıl aynı yere ekilmez. Başka bir noktaya ekin…
Ekim Nöbetiyle, Toprakta yaşayan zararlılar ve hastalıkların önlenebilir. Belirli hastalıklar belli bitkileri hastalandırmakta, aynı bitkinin üst üste yetiştirmesi hastalığın şiddetini arttırmaktadır. Ekim nöbetinde farklı bitkilerin devreye girmesi ile zararlının zarar yapması önlenir.
Ekim nöbetiyle, yabancı otların çoğalması önleyebilir, toprak kökenli patojenlerin yoğunluğu azaltılabilir, özellikle toprak kökenli ve bitki artıkları üzerinde yasamını sürdüren hastalıkları etkin bir şekilde ortadan kaldırırsınız.
Bunu yaparak ayrıca; ‘Bitki Kök Salgıları’nın zararlı etkisi önlenebilir. Her bitkinin kök bölgesinde salgıladığı maddeler farklı olur, bu salgılar devamlı aynı bitkinin aynı salgıları olursa, topraktaki mikroorganizmalar belli yönde etkilenir. Ekim nöbeti sisteminde bu problem de ortadan kalkacaktır.
Domates mozaik virüsü, domates çift çizgili virüs hastalığı ve biberde mozaik virüsü hastalıklarının görüldüğü alanda 1. yıl domates, biber, patlıcan hıyar, kabak, patates, 2. yıl havuç, soğan, sarımsak, ıspanak, kereviz, 3. yıl bakla, bezelye, fasulye, 4. yıl karnabahar, lahana, turp, marul, pırasa rotasyonları tavsiye edilir.

Toprağınıza sürekli organik madde verin: Kompost yapın

Topraklarda organik maddenin yeterli olması başta toprağın su tutma kapasitesini artırır. Toprakta makro ve mikro besin elementlerinin dengesini sağlar, toprağın havalanmasına yardımcı olur, toprak mikroorganizmalarının daha aktif çalışmasını sağlayarak ayrışma ve parçalanmanın hızını artırır. Ayrıca da, kaymak tabakasının oluşmasını engelleyerek, topraktaki organik maddeler, fidelerin topraktan çıkmasına ve düzenli gelişmesine yardımcı olurlar. Kompost yaparak bir çok sorunu ortadan kaldırabilirsiniz.

Ekim-Dikim-Hasat Tarihleri

Bir çok toprak kökenli hastalık, hava sıcaklarıyla etkisini gösterir. Tohumdan çalışma yapıyorsanız, bölgenizin don tarihlerini de belirleyerek erken üretime veya geç üretime yönelmelisiniz. Veya en güzeli, sadece bitkilerinizi koruyacak küçük bir sera yapmak. Sanıldığı kadar zor bir yöntem değildir. U şekline getirdiğiniz boruları toprağa sokun, üzerine sera naylonu serin… Bu şekilde donlardan kurtulursunuz ve erkencilik, geççilik konusunda siz söz sahibi olursunuz.

Karışık Ekim Yapın

Sürekli üzerinde durduğum bir konu var ki, sizin için hayati bir önemi var. Karışık ekim yaparak, bitkilerinin birbirini savunma mekanizmasını arttırırsınız. Mesela domates ekerken, altını tamamen kaplayacak şekilde fesleğen, çevresine bir kaç kök Kadife Çiçeği, bir kaç kök turp ekerseniz, hem hastalık kapmayacak bir domatesiniz olacak, hem bolca ürün alacaksınız, hem de ilaç kullanma zorunluluğunu ortadan kaldıracaksınız. Özellikle Kadife Çiceği’ni, bahçenizin kenarlarına çit şeklinde ekin…

Toprak Sağlığı

Bitkinizin sağlığından önce toprağınızın sağlığını iyileştirin… Organik madde ve ahır gübre katkısıyla, toprağınızı mikroorganizma canlılığını artırmaya çalışın. 

Yeşil Gübre... MUTLAKA!

Çiftlik gübreleri, yesil gübrelemeyle yapılan besin takviyeleri, toprağın fiziksel karakterini (por ölçüleri, havalanma, sıcaklık, su kapasitesi) etkiler. Aynı zamanda hastalıklardan korunmak için gereklidir. Yeşil gübreleme aynı zamanda gölgeleme yapar ve toprak yüzeyini erozyondan korur. Ancak dikkat edin, yeşil gübreleme, Kalsiyum eksikliği gösterebilir. Bu nedenle, toprağınaz organik kalsiyum katkıları yapın.